DiN AHLAK EĞiTİMi PORTALI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DiN AHLAK EĞiTİMi PORTALI


 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Bir Annenin Duası 2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Gertmill
Admin
Gertmill


Mesaj Sayısı : 1115
Kayıt tarihi : 06/05/09
Yaş : 32
Nerden : Mersin

Bir Annenin Duası 2 Empty
MesajKonu: Bir Annenin Duası 2   Bir Annenin Duası 2 Icon_minitimeCuma Mayıs 15, 2009 5:40 pm

Bir Annenin Duası 2



Hastahanede
oğlumun baş ucunda kalmama, bir anne olduğum için değil, doktor olmam
sebebiyle müsaade ettiler. Çocuk felci salgını son hadde
yükseldiğinden, oğlumla, çocuk felcine mübtela oldukları sanılan diğer
çocuklarla, hastahanenin hususi bir koğuşunda nezaret altına
alınmıştı.

Koridorun öbür ucundaki odalarda çocukların ağladığını duyuyordum.
Fakat zavallı oğlum, belkemiği muayene edilirken korku içinde "Anne"
diyebilmiş, sonra da buhranlı bir uykuya dalmıştı.

Muayene bittikten sonra mütehassıs doktor bana döndü. Yüzünde yorgun
ve üzüntülü bir ifade vardı.

- Çok müteessirim, doktor, galiba çocuk felci, dedi.

Duyduklarıma inanamayarak yüzüne baktım. Başka bir çocuğun çocuk
felcine yakalandığına inanabilirdim, ama bu felaketin oğlumun başına
geldiğine bir türlü ihtimal veremiyordum. Artık doktorluğumu unutmuş,
hasta çocuğumun başında endişe içinde bekleyen bir anne olmuştum.

- Henüz felç olmadı, değil mi? diye sordum.

- Hayır, inşaallah olmaz, diye cevap verdi. Sonra yüzüme dikkatle
bakarak:

Siz eve gidip biraz uyumaya çalışsanız iyi olur, dedi. Çocuğun halinde
bir değişiklik olursa, size haber veririz.

Doktorun sözünü dinlemeye karar verdim. Vakit gece yarısını geçmişti.
Sabahın beşinden beri ayaktaydım. Salgının şiddetlenmesi yüzünden
fasılasız çalışmıştım. Oğlumun kızarmış, zayıf, yüzüne baktım.
Beklemekten başka yapılacak şey yoktu. Çocuğumu kollarımın arasına
alıp bağrıma basmak istedim. Bunu yapamayacağımı bildiğimden hızla
odadan çıktım.

Evimin kapısını açıp içeri girdiğim zaman, derin bir sessizlikle
karşılaştım, Kocam, iş için Chicago'ya gitmişti. Telaşlanmaması için
ona oğlumuzun hastalığını bildirmemiştim. Esasen çocuğun halinde,
yarına kadar bir değişiklik olmadığı takdirde, iyileşmesi ümidi
artacaktı.

Nihayet bir uyku ilacı alıp yattım. Saatlerden sonra uykumun orasında
telefonun çaldığını duydum. Yerimden fırladım. Baş ucumdaki saat 4'ü
gösteriyordu.
Ahizeyi kulağıma dayayınca telaşlı bir kadın sesinin:

- Doktor siz misiniz? diye bağırdığını duydum.

Rahat bir nefes aldım. Acele olarak bir hastaya çağrıldığımı
anlamıştım. Doktorun ben olduğunu söyleyince, ahizenin diğer ucunda
derin bir sessizlik oldu. O vakit beni çağıran kadının,
müşterilerimden veya müşterilerimden birinin dostu olmadığını
hissettim.

Kadın bana, çocuğuna arız olan hali tasvir edince çocuk felcinin yeni
bir kurbanıyla karşı karşıya olduğumu anladım. Kadının adresini
aldıktan sonra hastaneye telefon ettim. Çocuğumun halinde bir
değişiklik yoktu.

Uyuyan şehrin tenha sokaklarından geçerek o adrese doğru yol alırken
kendimi büsbütün yalnız hissediyordum. Verilen adrese yaklaştıkça,
evlerin seyrekleştiğini görüyordum. Biraz sonra otomobili durdurttum.
Elinde bir fener olan bir kadın derhal bana doğru koştu ve eteklerime
sarılarak:

- Çabuk doktor, çabuk! diye inledi.

Gözyaşlarıyla ıslanmış yüzüne baktım. Kadının genç mi yoksa ihtiyar mı
olduğu belli değildi. Tek odalı eve girince irkildim. Mesleğim
dolayısıyla birçok eve girdiğim halde, bu derece perişanlık
görmemiştim. Kadının elindeki fenerin hafifçe aydınlattığı odanın bir
ucunda iskelet kadar zayıf üç çocuk, üstü boş bir masanın etrafında
oturuyorlardı. Odanın geri kalan kısmı karanlık içindeydi. Yalnız
gözlerim, bir köşede duran yatakta, kirli bir yorganın altında inleyen
bir çocuğu seçebildi.

Takriben beş yaşlarında olan çocuk, pek zayıf ve bakımsız görünüyordu.
Muayeneyi bitirince, korkunç hakikati kavradım. Kadına beni
beklemesini işaret ettikten sonra evden çıktım. Civardaki dükkanların
birinden hastaneye telefon ederek derhal bir cankurtaran
gönderilmesini istedim.

Kulübeye dönünce diğer çocukları da muayene ettim. Onlar da son derece
zayıf olmakla birlikte, çocuk felcine henüz yakalanmamışlardı. Derken
hasta çocuk ağlamaya başladı. Annesi kolumu yakaladı. Kadına hakikati
söylemek lüzumunu hissettim.


- Çocuğunuz çok hasta, fakat elimizden geleni yapacağız, dedim.

Anne, çocuğunun saçlarını okşadıktan sonra bana dönerek:

- Dua edelim, dedi.

Senelerden beri doktorluk yaptığım halde, bana dua etmemi teklif eden
bir müşteriye rastlamamıştım. Bu kadının benim bilmediğim bir bilgiye
sahip olduğunu hissedip teklifini kabul ettim. Çocuklar ve annesiyle
birlikte ben de yere diz çökerek duaya başladım. Kadının vecd halinde
tatlı bir sesle söylediği dualar, kalbime saplanıyordu.

Bir aralık hastahanenin soğuk koridorları, doktorun ciddi yüzü ve
çocuğumun hayali gözlerimin önünde canlandı. Hastahaneden çok uzakta
olmama rağmen, adeta çocuğumun başucunda durduğumu hissediyordum.
Derken kalbim duracak gibi oldu. Hayalimde, çocuğumun başını
kaldırarak bana gülümsediğini görmüştüm. Bütün kuvvetimi toplayarak bu
hayalleri silkip atmaya çalıştım. Yanımda dua eden kadın ve
çocuklarına baktım. Birdenbire onların derin imanı bana tesir etmiş
olacak ki, yüksek sesle:

- Allahım, sen bu duaları kabul et, diye yalvardım.

Duası bittikten sonra kadın doğrularak, çocuğunun başucuna gitti.
Hasta, sakin bir şekilde uyuyordu. Bunun üzerine annesi bana dönerek
"gördünüz mü? Allah duamızı kabul etti" dedi,

Söyleyecek söz bulamadım. Çocuk cankurtarana nakledilirken uyanmadı.
Geçen yarım saat içinde, nefes alması ve nabzı normal hale girmişti.
Kulübeden ayrılırken para çantamı, annenin avucuna sıkıştırdım. "Yarın
gece gelirim " dedim.

Otomobilime doğru yürürken basımı kaldırıp göğe baktım. Sabah
oluyordu. Hastaneye yaklaşırken hiç korkmuyordum. İçimden bir ses
oğlumun bana bakarak gülümseyeceğini fısıldıyordu.

Derleyen: Dr. Emin Manisalı
NOT: Bu yazı, yaşanmış bir hadisenin kahramanının kendi ağzından
ifadesidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dinruzgari.forum.st
 
Bir Annenin Duası 2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DiN AHLAK EĞiTİMi PORTALI  :: Dinimiz :: Dini Hikayeler-
Buraya geçin: