Limon Arzusu
Biri, Resul-i
Ekrem (s.a.a)’ın huzuruna geldi ve
Vaktiyle hamile bir kadın, komşusuna misafir olur. Oturdukları odada
dalları limonlarla dolu olan büyük bir limon ağacı görür. Canı limon
ister ama bir türlü komşusuna söyleyemez, utanır.
Bir ara komşusu mutfağa gidince o, yakasından çıkardığı bir dikiş
iğnesini limona batırır ve deldiği yerden limon suyunu emmek suretiyle
bu arzusunu tamin eder.
Nihayet bir erkek evledı dünyaya gelir. dışarıda dolaşma, oynama, daha
doğrusu yaramazlık yapma çağına gelince dışarı çıkar. O zaman bazı
insanlar tutukla su taşırlar. bu çocuk eline bir çivi alır ve su
taşıyan adamların arkalarına takılır. Tulukları deler ve akan sudan
içmeye başlar. Bu durum birkaç gün böyle devam edince hemen çocuğun
babasına durumu anlatır, bu yaramazlığından dolayı oğlunu şikayet
ederler.
Adam düşünüp taşınır. Çocuğunun niçin böyle yaptığına bir türlü akıl
erdiremez. Durumu hanımına anlatır. Çocuğun niçin böyle yaptığını
sorar. O da başından geçen hadiseyi olduğu gibi anlatır.
Bu işin nerden kaynaklandığını anlayan aile reisi karısına:
- Hemen komşuya git ve hareketini anlat, sonra da helallik dile. Şayet
böyle yaparsan öyle zannediyorum ki oğlumuz da bu garip hareketlerden
vazgeçer, der.
Kadıncağız komöşusuna gidip vakiyle başından geçen hadiseyi anlatır.
Kendisnden özür diler, hakkını helal etrmesini ister. Komşu hanımı da
bu duruma çok üzülür. Neden o zaman limon istemediğini; değil bir
limonun ağaçta bulunan bütün limonların feda olmasını belirten komşu
hakkını helal eder. O zaman Allahın izniyle çocukları da bu garip
hareketlerinden vazgeçer