DiN AHLAK EĞiTİMi PORTALI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DiN AHLAK EĞiTİMi PORTALI


 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Nuş Irevanın Adaleti

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Gertmill
Admin
Gertmill


Mesaj Sayısı : 1115
Kayıt tarihi : 06/05/09
Yaş : 32
Nerden : Mersin

Nuş Irevanın Adaleti Empty
MesajKonu: Nuş Irevanın Adaleti   Nuş Irevanın Adaleti Icon_minitimeCuma Mayıs 15, 2009 1:31 pm

Nuş Irevanın Adaleti



Hazreti Ömer ve Sa'd İbni Vakkas Hazretleri,
İran'a at satmaya gitmişlerdi. İran'a vardıkları zaman şehrin
girişinde cirit oynayan bir kısım genç görüp seyre daldılar. Bir ara
yabancıların kendilerini seyretmekte olduğunun farkına farkına varan
gençlerden birisi yanlarına gelip "Bedeviler" gibi sözlerle hakaret
ettikten sonra, satmak için getirdikleri ve üzerine bindikleri Arap
atlarını ellerinden zorla aldılar.
Hazreti Ömer ve Sa'd ibni Ebi Vakkas Hazretleri ticaret maksadıyla
geldikleri şehre meyüs ve mükedder vaziyette girdiler. Yanlarında
yiyecek bir şeyleri olmadığı gibi paraları da kalmamıştı. Aç susuz
akşam olmasını beklediler. Akşam olunca da bir hana vardılar. Kapıdan
girer girmez hancı, misafirlerin yabancı olduğunu ve üzüntülü
olduklarını anladı. Neden üzüntülü olduklarını sordu. Hazreti Ömer
daha üzüntülü görünüyordu. O hiç konuşmadı. İbni Vakkas Hazretleri ise
başından geçenleri hancıya dert yanarak anlattı. Hancı misafirlerini
dinledikten sonra:
- Siz kederlenmeyin, bizim hükümdarımız son derece âdildir. Ya
atlarınızı buldurur, yahut bedelini tazmin eder. Sizin anlattığınıza
göre elinizden atları alan hükümdarın kendi oğludur. Ama o mutlaka bu
meseleyi halleder, diyerek teselli verdikten sonra:
-Her sabah hükümdarımız pazar yerinde halkın önünden geçer ve halk ona
dert ve dileklerini bildirirler. O da ne icab ediyorsa hemen yapar.
Siz sabahleyin hemen pazar yerine gidin vaziyeti anlatın dedi.
Sabah, Hazreti Ömer ve arkadaşı pazar yerine çıkıp hükümdarı beklemeye
başladılar. Biraz sonra hükümdar yanında tercümanları olduğu halde
geldi. Herkes nesi varsa açık açık söylüyor o da gerekeni hemen orada
yapıyor veya yapılmasını emrediyordu. Sıra Hz. Ömer ve İbni Vakkas'a
geldi. Onlarda başlarından geçenleri anlattılar., atlarının bulunup
geri veilmesini dilediler.
Hükümdar bunları dinleyince yüzü çok asıldı ve üzüntülü olduğu her
halinden belli idi. Bir kese altın verdi ve atlarının da bulunacağını
söyledi. Hükümdar tercüman vasıtası ile konuşuyordu, tercüman ise atı
alanların hükümdarın oğlu olduğunu söylememişti. Hazreti Ömer ve Ebû
Vakkas Hazretleri yine akşam kaldıkları hana geldiler. Bu sefer
yanlarında paraları da vardı, karınları da toktu. Hancının parasını
verdiler, o gece de orada kalıp sabahleyin yola çıkmayı
düşünüyorlardı. Hancı ne olduğunu sordu. Onlar hükümdarla
görüştüklerini ve atları bulacağını söylediler, dedi.
Hancı birden öfkelendi ve :
-Demek kendi oğlu olduğu zaman iş değişiyor, dedi.
Sabah oldu bu sefer hükümdarın karşısına hancı çıkıp:
-Hükümdarım, suçu işleyen başkası olur ceza verirler de, sizin oğlunuz
olursa cezasız kalır öyle mi? dedi.
Nuşirevan bunu duyunca rengi değişti ve çok sinirli olduğu besbelli
idi:
-At sahipleri yarın şehir terketsinler... Fakat biri şehrin kuzey,
biri güney kapısından çıksın dedi.
Sabah oldu ve atların değerinden fazla para verdi. Hazreti Ömer ve Ebû
Vakkas Hazretleri şehri terkediyorlardı. Bir de ne görsünler, şehrin
bir kapısına atı alan genç, diğer kapısına ise hükümdara yanlış bilgi
veren tercüman asılmışlar ve ölmüşler bile...
Fakat ne yazıktır ki, adaletiyle meşhur bu hükümdara iman nasip
olmamış ve Efendimiz (s.a.v.) imansız gittiklerine teessüf ettiği
isimler arasında bunu da symıştır.
Aradan zaman geçti, Hazreti Ömer Halife-i İslâm , Sa'd ibni Ebi Vakkas
ise Mısır valisi oldu. Mısır'i İslamlaştırma ameliyesinde bir de cami
yapılacaktı. Bu camiye en müsait yer ise bir yahudinin yeri idi. Mısır
valisi yahudinin yerine cami yapımına başladı. Yahudi çaresiz bir
şekilde düşünürken müslümanlardan bir zat:
-Nedir senin bu halin? diye sordu.
O:
-Bir evim vardı, başka bir şeyim yoktu. Vali şimdi oraya cami yapıyor.
Ben ne yapabilirim? Şimdi açıkta kaldım, dedi.
Müslüman ona:
-Sen git Medine'ye... Orada Halife Ömer vardır. Derdinei ona anlat.
Senin derdine mutlaka çare bulur, dedi.
Yahudi daha islamiyetin nasıl bir din olduğunu bilmiyordu. Medine'ye
vardı. Halife'yi sordu, bahçede olduğunu söylediler. Gitti Bahçeyi
buldu. Baktı ki, oarad bir adam çalışıyorYanına yaklaşıp:
-Ben Halife Ömer'le görüşmek istiyorum, dedi.
Ona göre hükümdarın tarlada ne işi vardı. Karşısındaki:
-Derdini anlat! Ömer benim, dedi.
Yahudi derdini anlatıp, bir çare bulunmasını söyleyince Hazreti Ömer,
öfkelibir şekilde , bir kemiğin üzerine bir şeyler yazıp adamın eline
verdi:
-Götür bunu valiye ver, dedi.
Yahudi bu yazışmadan pek bir şey anlamamıştı. Bundan bir şey çıkmaz,
diyordu kendi kendine...
Mısır'a gelip kemiği Sa'd ibni Ebi Vakkas'a verince, vali çok
korkmuştu. Hemen evi eskisinden daha güzel bir şekilde tamir etti ve
yahudiye verdi. Hemde memnun etmek için bir miktar yardımda bulundu.
Hazreti Ömer'in gönderdiği kemiğin üzerinde sadece şu iki kelime
yazılı idi:
-Ben Nuşirevan'dan daha adilim!...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dinruzgari.forum.st
 
Nuş Irevanın Adaleti
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DiN AHLAK EĞiTİMi PORTALI  :: Dinimiz :: Dini Hikayeler-
Buraya geçin: