Sarhoş Ve Müezzin
Sarhoş'un biri,
şarabın tesiriyle bir camiye girer ve dua etmeye başlar:
- Yarabbi! Beni Cennetine koy, bana köşklerini ver, bana kevseri ver,
bana hürülerine ver...
Bu yakarmaları işiten müezzin, sarhoşun yakasından tutarak:
- Ey akıldan, dinden gafil, senin camide işin ne? Sen ne yaptın ki,
Allah'tan hem de bu sarhoş halinle dilyorsun? Hiç yakışıyormu?
Sarhoş bu sözleri işitince başlar ağlamaya ve:
- Müezzin efendi, müezzin efendi... ben sarhoşum, yakamdan elini çek,
bana ilişme, dokunma bana, inciştme beni, kırma kalbimi. Unutma,
bilmiyorsan bil. Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden lütfundan günahkar
kullarıda ümitlenir. Benim sana sözüm yok, ben senden mi isityorum.
Tevbe kapısı açıktır. En büyük yardımcı Allah'dır. O öyle lütuf
sahibidirki, O'nun lütfunun, rahmetinin büyüklüğüğ yanında kendi
günahımı büyük görmeye utanıyor, günahıma büyüklük veremiyorum.